Kur’an ve şehir üzerine yazmak, her iki alana dair en azından belli bir birikimi gerektirmektedir. Örneğin bir mimarın ilahiyat nosyonuna sahip olmadan Kur’an hakkında konuşması neyse, bir ilahiyatçının da şehir üzerine konuşması aynı şeydir. Ülkemizde mesleki etik pek dikkate alınmadığından her iki kesim, en hafif tabirle, çok ciddi alan ihlalleri yapmaktadırlar. *** “Kur’an’da Şehir Tasarımının Nitelikleri (Mekke Örneği)” başlıklı bilimsel (!) içerikli bir makalede; 7. Yüzyıl Mekkesi öyle betimlenmektedir ki sıradan bir okur, buranın çölün ortasında bulunan bir şehir olduğunu unutur ve neredeyse bugünkü Londra, New York, Paris ya da Tokyo gibi modern bir kent olduğu zehabına kapılabilir. İki bölüm halinde yayınlanan makalenin tamamını okumak yerine içindeki ara başlıklar bile bakmak bu intibaı uyandırmaktadır: İşte bu başlıklardan bazıları: "Güvenli Kent", "Özgür Kent", "Güzel Şehir", "Bağımsız Şehir", "Müreffeh Kent", "Adil Y...
Faruk Tuncer (@faruk2000)