Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tanzimat’ın İlanı, Pera’nın Yükselişi

Mustafa Reşit Paşa için içerde ve dışarda bir sürü isim takılmıştır: “Halkın reisi cumhuru”, “O smanlının Prens Matternich’i” ya da “ büyük reformcu” ( great protagonist of reform ).  A ncak bunların hiçbiri herhalde “kanun adamı” ifadesi kadar onu tanımlamaz. Osmanlı; kanun, yasa, nizamname ile dolu bir yüzyılı büyük ölçüde onun sayesinde, Tanzimat ile yaşadı. O, Cumhuriyete kadar tüm Osmanlı toplumunu kanunlaştırma döneminin öncüsü ve belirleyicisidir. Bu nedenle 1839 yılında ilan edilen Tanzimat anlaşılmadan ve sonuçları iyi analiz edilemeden ne 19. Yüzyıl Osmanlı toplumu ne de yeni Türkiye Cumhuriyeti anlaşılabilir. Tanzimat fermanı, bir yarı anayasa ( semi-constitutional ) niteliğiyle, devrini aşmış bir beyanname olduğunda hiç kuşku yoktur. Burada bizi ilgilendiren 19. yüzyılda Pera (Beyoğlu) özelinde olup bitenler açısından Tanzimatın neye tekabül ettiğidir. Tanzimat Fermanı'yla yaşama geçirilen kurumsal reformların yansımaları, geniş ölçekte kent dokusunda, daha dar...

19. Yüzyıl Beyoğlusu ve M. Reşit Paşa

Beyoğlu, 19. Yüzyılda bir altın çağ yaşadıysa bunun biricik nedeni bu koşulları sağlayan Tanzimatın ilanı ve dolayısıyla da onun mimarı Mustafa Reşit Paşa’dır. 1839 yılında ilan edilen Tanzimat ile İstanbul genelinde bir şehir ve imar hamlesi başlatılmış ancak daha önemlisi o dönemdeki adıyla Pera’ya (Beyoğlu) özel bir ihtimam gösterilmiştir. Bu nedenle Tanzimat pek çok alanda yeni düzenlemeler yaptığı gibi belli bir şehir bilinci meydana getirmiştir. Burada ele alınması gereken iki büyük soru vardır. Birincisi Tanzimat’ta olup bitenler ikincisi ise niçin daha önce değil de şimdi yapıldığıdır? Fatih Sultan Mehmet’ten beri devam eden ihtişam dönemlerinde yapılmayan, yapılamayan işler nasıl oldu da devletin en zayıf ve en güçsüz olduğu bir dönemde yapılmıştı? Osmanlı, İstanbul’u aldıktan sonra kapalı devre bir sürece girmiş, askeri düzen ve savaş ekonomisi dışında başka bir düzen ve düzeneğe geçememişti. Amerika’nın keşfiyle okyanuslara açılma ve yeni kıtaların bulunmasıyla deniz ...

Çiçek Pasajı: Bir Beyoğlu Efsanesi

1970-1980 arasında çocukluğumun ve ilk gençlik yıllarımın neredeyse tamamı burada geçti. Beyoğlu’nun 20. Yüzyıldaki tüm tahrip edilmişliğine rağmen, bu dönemde hala en muhteşem günlerini yaşayan, meyhaneleri ile ünlü Çiçek pasajında. Ne çok anım var burada! Taksim ilkokulundan çıkıp, Sadri Alışık Sokak’tan, Tünel’e doğru yürür, Galatasaray lisesine gelmeden sağ tarafa kıvrılıp Çiçek Pasajının kapısından içeri girdiğimde bambaşka bir aleme yelken açar, ayaklarım yerden kesilirdi. Bazen ikinci kapıdan girerdim. Balık Pazarı’na dönen Sahne sokaktan; her türlü balık, sebze ve meyvenin satıldığı bu sokağı tercih etmemin nedeni ise özellikle kokoreç kokusunu içime çekmekti. İçeri girdiğimde, hiç kimsenin yüzünün asık olmadığı bu yerde, herkesin yüzünde aşırı bir neşe ve tebessüm, gizli bir sevinç ve mutluluk hemen fark edilirdi. Hüzün, keder buraya nedense hiç uğramazdı. En çatık kaşlı insanlar bile kapıdan içeri girdiğinde gevşer, yaşamın güzel yanlarını görmeye başlar, ‘kendi mah...