Hz. Musa Kuran’da sadece bir peygamber prototipi olarak sunulmaz aynı zamanda bir şeriat sahibi ve kanun koyucu olarak da betimlenmektedir. O, İsrailoğullarını Firavun’un zulmünden kurtarmakla kalmamış onlara uymaları gereken bir kısım kurallar ve kanunlar da getirmiştir. Mesela Maide suresinde (5/44) Tevrat’ın doğruyu gösteren bir kurallar manzumesi olduğuna temasla “kim Allah’ın indirdiği kanunlarla hükmetmezse onların kafir olacakları” söylenmektedir. Ayrıca pek çok farklı yerlerde yine Tevratta geçen bu kural ve kanunlardan söz edilmektedir: Mesela kısas cezası, zina cezası başta olmak üzere tüm bu cezai uygulamalar Tevrat’a refere edilerek Hz. Musa ile ilişkilendirilmektedir. Yoruma girmeksizin aşağıda vereceğimiz bu ayetlerin pek çoğu, Tevrat’ta da birebir geçmektedir: Toplumsal düzen, hukuki cezalar, ahlaki değerler, zayıfların korunması ve ilahi adalete bağlılık gibi ilke ve kuralların karşılaştırmalı olarak bazıları şunlardır:
- "Tevrat'ta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş. Yaralar da kısas gerektirir..." (Maide 5/44).
- “Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır!." (Bakara, 2/179)
Konu hakkında Tevrat'ta yer alan ayetler ise şöyledir:
- “Kim bir adamı öldürürse, kesinlikle öldürülecektir.” (Levililer, 24:17).
- "Göze göz, dişe diş, ele el, ayağa ayak". (Çıkış 21:24).
Kuran'da zina yapmanın cezası olarak dile getirilen yüz sopa vurma cezası Tevrat’ta daha şiddetli bir vurguyla, ölümle cezalandırılmaktadır:
- "Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüz sopa vurun..." (Nur 24/2).
- “Zina eden erkek ve kadın kesinlikle öldürülecektir.” (Levililer, 20:10).
- “Eğer bir adam, bir başka erkeğe ait olan bir kadınla yatarken yakalanırsa, ikisi de – kadınla yatan adam da kadın da – öldürülecektir.” (Tesniye 22:22).
İffetli kadınlara iftira atmak her iki kutsal metinde de yerilmektedir:
- “İffetli kadınlara zina iftirasında bulunan ve dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun...” (Nur, 24/4).
- “Kadına iftira eden bir erkek, elli şekel gümüş ödeyecek ve o kadınla ömür boyu evli kalacaktır...” (Tesniye, 22:19)
Hırsızlık konusundaki yasak da cezaya müsteniddir:
- “Hırsızlık yapan erkek ve kadının ellerini kesin...” (Maide, 5/38).
- “Eğer biri bir öküz ya da koyun çalar ve onu keser veya satar ise, ... beş öküz veya dört koyunla öder.” (Çıkış, 22:1).
Anne babaya itaat de her iki kutsal metinde yer almakta ancak hırsızlık cezasının tersine bu defa Tevrat bunu daha ağır bir şekilde dillendirmektedir:
- “Rabbin, yalnızca O’na kulluk etmenizi ve anne babaya iyi davranmanızı emretti...” (İsrâ, 17/23).
- “Annesine ya da babasına lanet eden kesinlikle öldürülecektir.” (Çıkış, 21:17)
Yalan yere şahitlik etme konusu da yasaklanmaktadır:
- “Yalan yere şahitlik etmeyin...” (En‘âm, 6/152).
- “Allah yolunda hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun...” (Maide, 5/8).
- “Komşun hakkında yalan yere şahitlik etmeyeceksin.” (Çıkış, 20:16)
Yetim malına el uzatmak, ondan nemalanmak yasaktır. Yetim ve kimsesizler korunmalıdır:
- “Yetimin malına, erginlik çağına ulaşıncaya kadar en güzel şekil dışında yaklaşmayın...” (En‘âm, 6/152).
- “Yetimi sakın azarlama. Yoksula gelince, onu da kovma!” (Duha, 93/9-10).
- “Yabancının, yetimin hakkını çiğnemeyin; dul kadına zulmetmeyin.” (Tesniye, 24:17).
- "Garip, yetim ve dulları incitmeyin.” (Çıkış, 22:21-22).
Köleye kötü davranan her iki metin tarafından uyarılmaktadır:
- “Allah’ın rızasını isteyerek ellerinizin altındakilere verdiğinizden onlara da verin...” (Nahl, 16/71).
- “Köleleri özgürleştirin...” (Beled, 90/13).
- “Altı yıl köle olarak çalışacak, yedinci yıl serbest bırakılacaktır...” (Çıkış, 21:2).
- “Eğer bir adam, erkek ya da kadın kölesini sopayla döver de köle bu yüzden ölürse, adam cezalandırılmalıdır”. (Çıkış, 21:20)
Ticari alışveriş doğru yapılmalıdır:
- “Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün, doğru terazi ile tartın.” (İsrâ, 17/35).
- “Doğru terazi, doğru ağırlık, doğru ölçek ve doğru sıvı ölçüsü kullanacaksınız.” (Levililer, 19:36)
İçki ve kumar her iki metinde hoş karşılanmamaktadır:
- “Ey iman edenler! İçki, kumar, putlar... şeytan işi pisliktir; bunlardan kaçının.” (Maide, 5/90).
- “Rahipler içki içmemeli...” (Levililer, 10:9).
Bir başka ortak yasaklardan biri de faizdir:
- “Ey iman edenler! Kat kat faiz yemeyin..." (Al-i İmran 3/130).
- “Halkıma, aranızda yaşayan bir yoksula ödünç para verirseniz, ona tefeci gibi davranmayacaksınız. Üzerine faiz eklemeyeceksiniz.” (Çıkış 22:25).
Cinsel sapmalar her iki metinde yerilmektedir:
- “(Lût kavmi) ..erkeklere şehvetle yaklaşıyorsunuz. Hayır, siz sınırı aşan bir topluluksunuz.” (A'râf, 7/80-81).
- “Erkekle cinsel ilişki kuran erkek, tiksinç iş yapmıştır. İkisi de öldürülecektir.” (Levililer, 20:13)
Allaha ortak koşmak, putperestlik her iki kutsal metin tarafından yasaklanmaktadır:
- “Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz...” (Nisa, 4/48).
- “Benden başka tanrın olmayacak. Put yapmayacaksın.” (Çıkış, 20:3-4).
Görüldüğü üzere Kuran ve Tevrat
tarafından dile getirilen tüm yasaklar ve cezalar esasen en temelde Hz.
Musa’nın şeriatının bir devamı olarak Kuran tarafından da bir kısım küçük
revizeler ile aynen korunmuş ve devam ettirilmiştir. Ancak bizim burada
üzerinde durmak istediğimiz asıl nokta, bir kanun koyucu olarak Sina dağında Hz.
Musa’nın Allah’tan aldığı “on emir” (evamir-i aşere) ile mottolaşan bu kurallar
ve kanunlar bütününün Hz. Musa’dan çok önceleri yaşamış Sami kralları
tarafından da sistematize edilerek gelmesinin kutsal kitaplar üzerinde bir
etkisinin olup olmadığıdır.
Tevrat’ta doğrudan geçen “on emir”, sonraki yüzyıllarda evrenselliğe bürünerek diğer dinlerin de kabul ettikleri ortak bir metne dönüşmüştür. On emir (evamir-i aşere); İsrail oğullarının Mısır’dan çıkarken Allah tarafından Hz. Mûsa’ya önce sözlü olarak daha sonra iki taş levha üzerine yazılıp verilen buyruklardır. Bunlar, evrensel öğretiler olduğu için sadece Yahudilikte değil, sonraki dinlerin kutsal metinlerinde de etkili olmuştur. Tevrat’ta “on emir”, Çıkış ve Tesniye bölümlerinde olmak üzere iki yerde geçmektedir. Bu ayetler şöyledir:
- 1. Seni Mısır diyarından esirlik evinden çıkaran Allah’ın Yahova benim. Karşımda başka ilahların olmayacaktır.
- 2. Kendin için oyma put, yukarıda göklerde olanın yahut aşağıda yerde olanın hiç suretini yapmayacaksın, onlara eğilmeyeceksin ve onlara ibadet etmeyeceksin; çünkü ben kıskanç bir Allah’ım.
- 3. Allah’ın ismini boş yere ağza almayacaksın, çünkü Rab kendi ismini boş yere ağza alanı suçsuz tutmayacaktır.
- 4. Sebt gününü takdis etmek için, Allah’ın sana emrettiği gibi onu tut. Altı gün çalışacak ve bütün işini yapacaksın; fakat yedinci gün sebttir. Sen ve oğlun ve kızın ve kölen ve cariyen ve öküzün ve eşeğin ve hiçbir hayvanın hiçbir iş yapmayacaksınız.
- 5. Allah’ın sana emrettiği gibi babana ve anana hürmet et; ta ki, ömrün uzun olsun ve Allah’ın sana vermekte olduğu toprakta sana iyilik olsun.
- 6. Katletmeyeceksin.
- 7. Ve zina etmeyeceksin.
- 8. Ve çalmayacaksın.
- 9. Ve komşuna karşı yalan şehadet etmeyeceksin.
- 10. Ve komşunun karısına göz koymayacaksın ve komşunun evine, tarlasına ve kölesine ve cariyesine ve öküzüne ve eşeğine ve komşunun hiçbir şeyine tamah etmeyeceksin. (Tesniye 5:6-21; Çıkış 20:2-17).
"On emir" Hristiyan İncillerinde de vurgulanmaktadır; özellikle Matta ve Markos İncilinde Hz. İsa’nın ağzından mutlak ilahi yasalar olarak bu emirler şöyle ifade edilir:
- “Adamın biri İsa’ya gelip; “Öğretmenim, sonsuz yaşama kavuşmak için nasıl iyilik yapmalıyım?” diye sordu. İsa; “Bana neden iyilik hakkında soruyorsun?” dedi. “İyi olan yalnız biri var. Yaşama kavuşmak istiyorsan, O'nun buyruklarını yerine getir!” Adam; “Hangi buyrukları?” diye sordu. İsa şöyle dedi: “‘Adam öldürmeyeceksin, zinâ etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere şahitlik etmeyeceksin, annene-babana saygı göstereceksin’ ve ‘Komşunu kendin gibi seveceksin. (Matta 19:16-19).
- “İsa yola çıkarken, biri koşarak yanına geldi. Önünde diz çöküp O’na; “İyi öğretmenim, sonsuz yaşama kavuşmak için ne yapmalıyım?” diye sordu. İsa; “Bana neden iyi diyorsun?” dedi. “İyi olan yalnız biri var, O da Tanrı'dır. O'nun buyruklarını biliyorsun: ‘Adam öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere şahitlik etmeyeceksin, kimsenin hakkını yemeyeceksin, annene-babana saygı göstereceksin. (Markos 10:17-19).
“On emir”, Kuran’da her ne kadar
doğrudan geçmese de özellikle İsra suresinin 101. ayetinde, “Andolsun biz
Musa'ya açık seçik dokuz ayet verdik.” ifadesi bazı müfessirler tarafından
Cumartesi yasağı” dışında kalan emirler bütünü olarak yorumlanmıştır. İsra
suresi 22-40 ayetleri arasında ilâhî dinlerde ortak olan başlıca dinî ve ahlâkî
öğretiler yer almaktadır. Allah’ı birlemek,
ana-babaya saygı göstermek, cana kıymamak ve zinadan uzak durmak, Tevrat’taki “on
emir”i hatırlatmaktadır. Araf suresinde (7/145) ‘Hz. Mûsâ’ya verilen levhalarda
yer alan konular…’ (A‘râf 7/145) ifadesiyle levhalarda geçen “on emir”e işaret
edilmiştir. Benzer şekilde Bakara 2/83-84 ve En‘âm süresinin 151-153 ayetleri
de bu evrensel hakikatleri ima etmektedir.
Evamiri aşere hemen bütün dinlerde müşterektir ve bu emirler, zamanımızdan geriye doğru giden eldeki en eski metin olarak Tevrat’ta geçmektedir. Ancak hemen belirtmek gerekir ki “on emir” bağlamında kutsal kitaplarda dile getirilen bu evrensel kural ve kanunlar önceliği nedeniyle sadece ilk defa Tevrat’ta geçmez. Özellikle Samilerin Mezopotamya’da yüzlerce yıllık geçmişinde benzeri kanunnameler ve yazılı belgeler bulunmuş, bunlar arasında ilk yazılı hukuk örneklerinden biri olarak Hammurabi kanunlarının Mezopotamya kazılarında bulunmuş olması Tevrat’ın en eski hukuk metni olduğu fikrini değiştirmekle kalmamış ondan büyük oranda etkilendiğini de göstermiştir. Hammurabi kanunlarının keşfi, Hz. Musa'dan daha eski bir hukuk sisteminin varlığını belgelediği gibi İsrail oğullarının hukukunun daha iyi anlaşılmasını da sağlamıştır.
20. yüzyılın hemen başlarında
keşfedilen Hammurabi kanunlarının ortaya çıkarılmasıyla Hz. Musa’nın
kanunlarının en temelde nereye dayandığı da anlaşılmış oldu. Hz. Musa’nın
yaşadığı Mısır ve bilhassa Kenan ili uzun zaman Babil imparatorluğu bünyesinde uygulanan hukuk hükümlerinin
etkili olduğu bir bölgeydi. O’nun Sina dağında Tanrı Yahve’den ahit sözlerini
içeren “on emir”i alışını anlatan Tevrat pasajı ile Babil Kralı Hamurabi’nin
Güneş Tanrısı Şamaş’tan Hamurabi kanunları olarak bilinen kuralları almasına
yönelik dikilitaş tasviri arasında hem içerik hem de biçimsel olarak büyük benzerlikler olduğu görüldü.
Hammurabi kanunları bir taş stel üzerine çivi yazısı ile yazılmıştı. Stelin üzerinde Hammurabi ve Güneş Tanrısı Şamas’ın tasviri resmedilmiştir. Hammurabi’nin çivi yazısıyla yazdırdığı bu taş sütun, 1902 yılında J. Jean Marie de Morgan (1857-1924) başkanlığında bir Fransız heyeti tarafından Sus şehrinde yapılan araştırmalar sırasında bulunan bu taş steldeki yazı MÖ 1792-1750 yılları arasında hüküm süren Babil’in altıncı ve en büyük kralı Hammurabi’nin kanunlarını meydana getiren 282 maddeyi içeriyordu. Ayrıca steldeki yazı Samilerin ilk büyük temsilcisi olan Akadların çivi yazısı ile yazılmıştı.
Halen Louvre müzesinde olan taş sütun üst kısmında, Hammurabi'nin adalet tanrısı Şamaş'tan yasaları alırken betimlendiği kabartma yer alır. Yaklaşık 282 maddelik kanun metnine bakıldığında Hammurabi kanunları zina, hırsızlık, arazi işleri, ticaret, evlilik gibi çeşitli konuları kapsamaktadır. Kanunda yer alan hükümler “şumma” (eğer) ifadesi ile başlamakta ve genelde “eğer bir insan şu suçu işlerse, şu cezayı alacaktır” kalıbı kullanılmıştır. Cezalarda büyük ölçüde kısasa kısas ilkesi hemen fark edilmektedir. Şimdi yukarıda, Tevrat ve Kuran’da dile getirilen toplumsal hükümleri ve cezaları hatırda tutarak Pritchard’ın Ancient Near Eastern Texts (Antik Yakın Doğu Metinleri) adlı eserinde (s. 163-178) yer alan Hammurabi Kanunlarının ilgili bölümlerini görelim:
Anne babaya itaat
- Madde 192. Bir metresin ya da fahişenin oğlu babalığına ya da analığına “Benim annem ya da babam değilsiniz” derse dili kesilir. (192: If the (adopted) son of a chamberlain or the (adopted) son of a votary has said to his foster father or his foster mother, "You are not my father," "You are not my mother," they shall cut out his tongue).
- Madde 195: Eğer bir oğul babasına vurursa onun elleri balta ile kesilir. (195: If a son has struck his father, they shall cut off his hand).
Hırsızlık suçu
- Madde 8. Biri sığır ya da koyun ya da eşek ya da domuz ya da keçi çaldığında, eğer o çaldığı şey Tanrı’ya ya da mahkemeye aitse hırsız otuz katını öder, eğer kralın özgür bir vatandaşına aitse on katını öder, eğer hırsızın ödeyecek bir şeyi yoksa ölümle cezalandırılır. (If a seignior stole either an ox or a sheep or an ass or a pig or a boat, if it belonged to the church (or) if it belonged to the state, he shall make thirtyfold restitustion; if it belonged to a private citizen," he shall make good tenfold. If the thief does not have sufficient to make restitution, he shall be put to death.)
- Madde 10. Eğer satın alan kişi satıcıyı ve de huzurunda eşyayı satın aldığı tanıkları getirmezse ama malın sahibi eşyayı tanıyacak tanıklar getirirse o zaman satın alan hırsızdır ve ölümle cezalandırılır ve malik de kayıp eşyasını geri alır. (If the (professed) purchaser has not produced the seller who made the sale to him and the witnesses in whose presence he made the purchase, but the owner of the lost property has produced witnesses attesting to his lost property, since the (professed) purchaser was the thief, he shall be put to death, while the owner of the lost property shall take his lost property).
- Madde 14. Bir kimse bir diğerinin reşit olmayan çocuğunu çalarsa ölümle cezalandırılır. (If a seignior has stolen the young son of a(nother) seignior, he shall be put to death).
- Madde 21. Bir kimse bir eve girecek delik açarsa o deliğin önünde ölümle cezalandırılır ve gömülür. (If a seignior made a breach in a house, they shall put him to death in front of that breach and wall him in).
- Madde 22. Bir kimse soygun yaparken yakalanırsa ölümle cezalandırılır. (If a seignior committed robbery and has been caught, that seignior shall be put to death).
Zina suçu
- Madde 129. Bir adamın karısı başka bir adam ile basılırsa (suçüstü halinde) her ikisi de bağlanır ve suya atılır… (If his son is so young that he is not able to look after the feudal obligations of his father, one-third of the field and orchard shall be given to his mother in order that his mother may rear him).
- Madde 130. Bir kişi, henüz erkek olarak bilinmeyen, hala babasının evinde yaşayan ve onunla uyuyan başka bir adamın karısına (nişanlı ya da çocuk annesi) tecavüz ederse bu adam öldürülür; ancak kadın masumdur. (If either a private soldier or a commissary gave up his field, orchard and house on account of the feudal obligations and has then absented himself, (and) after his (departure) another took over his field, orchard and house and has looked after the feudal obligations for three years-if he has returned and demands his field, orchard and house, they shall not be given to him ; the one who has taken over and looked after his feudal obligations shall himself become the feudatory).
Yalancı şahitlik ve iftira
- Madde 3: Eğer bir adam bir davada yalancı şahitlik eder veya verdiği şahitliği ispat etmezse, bu dava yaşamla ilgiliyse, o adam öldürülecektir. (If a seignior came forward with false testimony in a case, and has not proved the word which he spoke, if that case was a case involving life, that seignior shall be put to death).
- Madde 131 -132: Kadın bir erkeğe iftirada bulunursa ya da zina isnadıyla suçlanırsa, bunun kanıtına göre suya atılma veya beraat gerçekleşir.
Yanlış bina yapan
Madde 229. Bir inşaatçı, herhangi bir kişi için bir bina inşa eder ve bu binayı uygun bir şekilde yapmazsa ve onun inşa ettiği bina yıkılıp sahibini öldürürse, inşaatı yapan öldürülür. (If a builder constructed a house for a seignior, but did not make his work strong, with the result that the house which he built collapsed and so has caused the death of the owner of the house, that builder shall be put to death)
Madde 230. Eğer bina ev sahibinin oğlunu öldürürse, inşaatı yapanın da oğlu öldürülür. (If it has caused the death of a son of the owner of the house, they shall put the son of that builder to death).
Tecavüz suçu
- Madde 156: “Bir adam evlenmemiş bir özgür kadına tecavüz ederse, 50 şekel gümüş öder.”
Adam öldürme ve Kısas cezası
- Madde 196. Eğer bir adam başka bir adamın gözünü çıkarırsa onun gözü de çıkarılır.
- Madde 197. Eğer bir kişi başkasının kemiğini kırarsa onun kemiği de kırılır.
- Madde 200. Bir adam kendisi ile eşit olan birinin dişini kırarsa onun da dişi kırılır.
- Madde 263. (Bir kimse) Kendisine verilen koyunu ya da sığırı öldürürse; sahibine sığır için sığır, koyun için koyun vererek tazmin eder.
Eşkiyalık ve Haydutluğun cezası
- Madde 22: Bir adam eşkıyalık yapıp yakalanırsa, o adam öldürülecektir.
- Madde 23: Haydut yakalanmazsa, soyulan adam, Tanrı'nın huzurunda, kaybını ayrıntılı bir şekilde beyan edecek ve soygunun işlendiği il ve yetki alanındaki şehir ve vali, kaybettiği her şeyi ona telafi et.
Kölelik
- Madde 199. Eğer (bir kişi) bir adamın kölesinin gözünü çıkarırsa ya da kemiğini kırarsa onun değerinin yarısını öder.
- Madde 205. Azat edilmiş bir adamın kölesi, azat edilmiş bir adama vurursa; kulağı kesilir.
- Madde 282. Bir köle, efendisine; “Sen benim efendim değilsin” derse ve onlar, o köleyi suçlarsa efendisi onun kulağını keser.
Sopa cezası
- Madde 202. Bir adam rütbece kendisinden daha üstün olan bir adamın vücuduna vurursa halkın önünde öküz kırbacı ile 60 kırbacı hak eder.
- Madde 219. Bir doktor, operatör bıçağı ile azat edilmiş bir adamın kölesinde derin bir yarık açarsa ve onu öldürürse; o köleyi başka bir köle ile ikame etmelidir.
- Madde 220. Eğer operatör, bıçağı ile bir tümörü açar ve gözünü çıkarırsa; kölenin değerinin yarısını öder.
Emanete riayet etmek
- Madde 112. Eğer bir kişi seyahate çıkar ve başka birisine gümüş, altın, değerli taşlar veya başka herhangi bir taşınır mal emanet ederse ve ondan tekrar geri almayı isterse ve emanet edilen kişi bütün malları belirlenen yere getirmez ve tam aksine onları kendisi kullanırsa o zaman malları geri getirmeyen bu kişi mahkum edilir ve kendisine emanet edilen her şeyin beş katını öder.
Görüldüğü üzere Hammurabi Kanunları
ile Tevrat ve Kuran’da yer alan toplumsal düzene ilişkin hükümler arasında çok
yakın benzerlikler vardır. Cezaların şiddeti ve yaptırım gücü bakımından ortaya
çıkan farklılıkları zamansal ve bölgesel farklılıklar ile açıklamak mümkündür. Zira
üç farklı zaman ve üç farklı toplum biçimi söz konusudur. Öncelik sırası ile
Hammurabi Mezopotamya’da milattan önce 1800’lerde Babilonya’nın, Hz. Musa
milattan önce 1300’lerde Mısır ve Kenan koşullarının, Hz. Muhammed ise milattan
sonra 570-631’lerde Arap yarımadasının ürünüdür. Dolayısıyla kanunların
içeriksel farklılıkları biraz da bunda aranmalıdır. Hammurabi kanunlarının
geçerli olduğu Babil toplumu kozmopolit bir toplum olması nedeniyle çok uluslu,
çok dinli ve çok farklı meslek ve servet guruplarına sahipti; buna karşın İsrail oğulları daha milli bir karakterde ve büyük oranda salt ruhban sınıfının
egemenliğine bağlı bir toplum inşa etmişlerdi, 7. Yüzyıl Arap toplumu ise
kendine has özellikleri ile çok daha dışa kapalı ve ruhban sınıfı bulunmayan
daha çok seçkinlerin ve tüccarların egemenliğinde bir toplumdu. Bu açıdan
bakıldığında Hammurabi kanunlarının daha geniş ve kapsamlı olduğu pekala ileri sürülebilir.
Yorumlar
Yorum Gönder